11 Şubat 2009 Çarşamba

HÜZÜN

Gün geceye evriliyor
Güneş yine dağların arkasına
Bırakıyor kendini.
Bir gün daha
Alıp başını giderken
Yine akşam,yine hüzün...
Gündüzü ışıltısıyla,
Pırıltısıyla severken
Geceyi de hüznüyle sevmek...
O hüznü dağıtabilmek,
O hüzne arkadaşça yaklaşabilmek...
Mutlu edebiliyorsa insanı
Gecenin hüznü,
Kime neyler.
Hüznüyle sevebiliyorsan geceyi
Yeni gün daha bir çabuk gelmez mi?
27.03.07

9 Şubat 2009 Pazartesi

HOŞÇAKAL

Yine İstanbul'a bütün yalnızlığımla hoşçakal dedim...Seviyorum seni,ama yok oluyorum koynunda.Uzun süre kalamamam bundan.Yarım insanı katamıyorsun akışına.Var olan bütünün de yarısını aldığın gibi.



Yalnızlığımı sana bırakmak istedim.O yoğunluğun içinde anlamadın bile.Otobüse binmeden sarılırken ardımda kalanlara,aslında sendin hoşçakal dediğim.Düşüncelerimi bıraktığım...



Kendimi damıtarak ayrılıyorum senden.Tüm iyi niyetimle.Yanlış anlama beni...Kırgın değilim sana.Kırgınlığım hayata...Çılgınca akıp giderken,çevresinde neler bıraktığına bakmayan hayata.Savurduğu canlara neler olduğunu umursamayan acımasıza...



Hayat zor bir sınav,herkesin önünde.Olacak tabi.Gül bahçesi beklemiyor kimse.Ama umutlarının çalınmasını da.



Yine nereye döndüm.Olmuyor...Sadece kırgınlığımı anlamanı istemiştim.Ama bırakamamışım düşüncelerimi otobüsün dışında.Bunu başarabilen var mıdır?Düşüncelerinden sıyrılabilen...Başlamışken bitireyim o vakit.



Gönlümce gezemedim sokaklarında.Korktum çünkü...İnsanların yüzlerini görmekten korktum.Çocukların masum ama soran bakışlarıyla karşılaşmaktan korktum.Korktum...Mutsuzluğu,umutsuzluğu yüzlerinden okunan insanların nasıl tek tipleştiğini görmekten korktum.Korktum,küçücük çocukların gülen gözler aradıklarını görmekten...Sokaklarda kendi kendine konuşan,boş boş bakan insanları görmekten korktum.Ve hala korkuyorum.
Gidiyorum,yalnızlığımı sana bırakarak.Ama korkularım beni bırakmıyor işte.Ben onlardan kaçtıkça, farklı şekillerde çıkacaklar karşıma biliyorum.Küçük bir kasabaya kaçmam da bu yüzden. Belki senin bir sokağında gördüğüm insanlar kadar insan göreceğim aylarca.Korkularım azalacak belki; dağları,denizi seyrederken...O zaman kaçışımın nedenlerini sorgulayacağım.İşte o zaman yeni düşünceler saracak beynimi.Biliyorum...
Saflığı,temizliği arayacağım Karadeniz'in hırçın dalgalarında.Bir ağacın sürgünlerinde yeniden doğuşu göreceğim.Kardelenler açarken başkaldırı şekillenecek belleğimde.Fırtına öncesi martılar denizden uzaklaşırken kısa süreli kaçışları düşüneceğim.Ilık bir yel değdiğinde yanağıma,onun nefesimi bu diyeceğim.Kimseye duyurmadan...Turnaları bekleyeceğim,umut türküleri getirirler diye.Yeni açan çiçeğin yapraklarındaki renk değişimlerine bakarken,daha fazla akıl yürüteceğim.
Sorgularken;nedenleri,niçinleri.
Ve sonra;döneceğim geriye...Hayat akıp giderken kaçmak çözüm mü?

16 Ocak 2009 Cuma

BÜYÜK USTA'YA...

Dün yazacaktım aslında...Olmadı,yazamadım.Biliyorum hoşgörürsün.Biliyorum sen de öfkeleniyorsun yaşadıklarımıza,yaşanılanların mimarlarına.

Memleketimizdeki insan manzaralarını senin gibi derin göremediğimiz için yazamıyorum.Büyük Ustamın doğum gününü kutlayacaksam hakkını vermeliyim diyorum.Olmuyor...Senin yüzün beliriyor sayfanın üstünde.Gülümseyen yüzün...107 yılın acılarını,hüzünlerini içinde taşımana rağmen,hala gülebilen yüzün.''Böyle olmaz'' diyorsun o gülüşün ardından.İçinden geldiği gibi davran.Kalıplar ardından bakma yaşama.Sınırlar oluşturma kafanda.Mükemmeli değil imkansızı iste...



''...Ben iyimserim, dostlar,akarsu gibi...''Dizelerin geliyor kulaklarıma.Akarsu gibi iyimser olabilmek...Yatağı belli bir su.Akar gider.Yeterki yat

ağına dokunmasınlar,bulandırmasınlar duru suyunu...

Haklısın ustam...Büyüksün.İyi ki doğmuşsun.İyi ki yolumuzda ışığımızsın.Asırlarda geçse o ışık hep aydınlatacak memleketimizi.

Vatandaşlık hakkını geri verdiklerini söyleyenler ne kadar yanılıyorlar oysa.Sen hep bu toprakların vatandaşı değilmiydin.Onların vatan hainliği yaftası ile bizim anladığımız vatan hainliği aynı mı?...Rahat ol Ustam biz vatan hainliğine devam ediyoruz.
VATAN HAİNİ

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

İyi ki doğmuşsun BÜYÜK USTA,bizlere kutlu olsun.

14 Ocak 2009 Çarşamba

NE KADAR İÇİNDEYİZ HAYATIN

2009'da da günler hızla evrilmeye başladı.14 Ocak duruyor karşımda.Ne çabuk demekten kendimi alamıyorum.Gülüyorum bir yandan...''Bugün ayın ondördü kız saçını kim ördü''dizeleri geliyor aklıma.Sözler kimindir bilmiyorum ama Muzaffer Sarısözen arşivleri düşüyor aklıma.Türküler türküler...Nasılda hayatın içinden,nasılda insanı sarıveriyor.Yıllara kafa tutarcasına,silinmiyorlar belleklerimizden.Ama beni ayın 14'ü daha farklı yerlere götürdü bu kez.Eski kadınların günlerine.Faydacılıktan uzak,dostça günlere.Annem ve arkadaşlarının o sıcacık evlerde yaptıkları günler...Ayın günlerini paylaşmışlardı aralarında.Annemin tarihi de 14 dü.Her ayın 14'ünde gün annemindi.Günler öncesinden başlardı telaş.Bu günümde neler hazırlayacağım telaşı.Börekler,pastalar sıraya girerdi,pişirilmek üzere.En güzelini hazırlayıp sunmak için yaşanıdı bu telaş.Ne para,ne altın yoktu bu günlerde.Güler yüz,tatlı dil ve ikindi vakti çaya eşlik edecek mamalardı bu günlerin amacı.Bunları düşünürken içim acıdı yine.Faydacılık ne kadar işlemiş içimize.Bugün kü günleri sadece bu.Altın,para üzerine düzenleniyor günler.Güler yüz,tatlı dil,sıcacık sohbet değil amaç.Dostça paylaşımlar değil.Türküler gibi hayatın içinden hiç değil...

AKIP GİDEN HAYATLAR....: 2008 den bugüne ne değişti...

AKIP GİDEN HAYATLAR....: 2008 den bugüne ne değişti...

13 Ocak 2009 Salı

2008 den bugüne ne değişti...

17 Mart 2008

Ortadoğu'nun Küçücükleri

Küçücük bir kız çocuğu
Silah sesleri duymuş belli,
Yalın ayak atmış kendini dışarı
Yine ne var,der gibi
Merakla bakıyor sokağa
Savaş nedir bilmiyor belli.
Korku yok gözlerinde
Sadece merak,
Gözbebeklerinden belli.
Küçücük bir çocuk daha
O erkek
Ardından beliriyor
Çıplak ayaklı kız çocuğunun,
O şaşkın belli.
Ama sadece şaşkın değil
Korkmuş
Ağlıyor,
Ne oluyor,der gibi.
Küçücük kız çocuğu
Görünce onu,
Sus! diyor
Minik dudağından belli.
Küçücük kız
Küçücük erkek kardeşineİtalik
Karşıdaki panzerleri gösterirken
Korkup içeri girmiyorlar.
Alışmışlar
Sadece merakla bekliyorlar
Yine nereden patlama sesleri
Gelecek,
Yine nereden dumanlar yükselcek.
Ortadoğu'nun küçücükleri
Onu bekliyorlar belli...
ss....den Filistin'li küçücüklere

Başlarken...

Akıp giderken hayat damarlarımızda,farkında olabiliyor muyuz yaşadıklarımızın?Ardımızda kalanlara baktığımızda dingin mi beynimiz?Bunları düşündükçe,paylaşmaya karar verdim hissettiklerimi.Üretebildiklerimle yaşıyorsam,ürettiğimi paylaşmıyorsam neye yarıyacak ki?Dedim kendime.Bunun pek çok yolu var elbette.Teknoloji yaşamı daraltıyor belki.Koşullar buna uygunsa, o darlığın içinden sıyrılmak da bir adım olmalı diye düşünerek attım adımımı.Başarabilirsem sürekliliği ne güzel...Henüz emin değilim.Ancak akıyor hayat.Herşeye rağmen.Neden olmasın?