9 Şubat 2009 Pazartesi

HOŞÇAKAL

Yine İstanbul'a bütün yalnızlığımla hoşçakal dedim...Seviyorum seni,ama yok oluyorum koynunda.Uzun süre kalamamam bundan.Yarım insanı katamıyorsun akışına.Var olan bütünün de yarısını aldığın gibi.



Yalnızlığımı sana bırakmak istedim.O yoğunluğun içinde anlamadın bile.Otobüse binmeden sarılırken ardımda kalanlara,aslında sendin hoşçakal dediğim.Düşüncelerimi bıraktığım...



Kendimi damıtarak ayrılıyorum senden.Tüm iyi niyetimle.Yanlış anlama beni...Kırgın değilim sana.Kırgınlığım hayata...Çılgınca akıp giderken,çevresinde neler bıraktığına bakmayan hayata.Savurduğu canlara neler olduğunu umursamayan acımasıza...



Hayat zor bir sınav,herkesin önünde.Olacak tabi.Gül bahçesi beklemiyor kimse.Ama umutlarının çalınmasını da.



Yine nereye döndüm.Olmuyor...Sadece kırgınlığımı anlamanı istemiştim.Ama bırakamamışım düşüncelerimi otobüsün dışında.Bunu başarabilen var mıdır?Düşüncelerinden sıyrılabilen...Başlamışken bitireyim o vakit.



Gönlümce gezemedim sokaklarında.Korktum çünkü...İnsanların yüzlerini görmekten korktum.Çocukların masum ama soran bakışlarıyla karşılaşmaktan korktum.Korktum...Mutsuzluğu,umutsuzluğu yüzlerinden okunan insanların nasıl tek tipleştiğini görmekten korktum.Korktum,küçücük çocukların gülen gözler aradıklarını görmekten...Sokaklarda kendi kendine konuşan,boş boş bakan insanları görmekten korktum.Ve hala korkuyorum.
Gidiyorum,yalnızlığımı sana bırakarak.Ama korkularım beni bırakmıyor işte.Ben onlardan kaçtıkça, farklı şekillerde çıkacaklar karşıma biliyorum.Küçük bir kasabaya kaçmam da bu yüzden. Belki senin bir sokağında gördüğüm insanlar kadar insan göreceğim aylarca.Korkularım azalacak belki; dağları,denizi seyrederken...O zaman kaçışımın nedenlerini sorgulayacağım.İşte o zaman yeni düşünceler saracak beynimi.Biliyorum...
Saflığı,temizliği arayacağım Karadeniz'in hırçın dalgalarında.Bir ağacın sürgünlerinde yeniden doğuşu göreceğim.Kardelenler açarken başkaldırı şekillenecek belleğimde.Fırtına öncesi martılar denizden uzaklaşırken kısa süreli kaçışları düşüneceğim.Ilık bir yel değdiğinde yanağıma,onun nefesimi bu diyeceğim.Kimseye duyurmadan...Turnaları bekleyeceğim,umut türküleri getirirler diye.Yeni açan çiçeğin yapraklarındaki renk değişimlerine bakarken,daha fazla akıl yürüteceğim.
Sorgularken;nedenleri,niçinleri.
Ve sonra;döneceğim geriye...Hayat akıp giderken kaçmak çözüm mü?

Hiç yorum yok: